Hapkido sporunun yurdumuzdaki gelişimi

Benim Hapkido ile tanışmam diğer Mücadele Sporlarında olduğu gibi 1970 yılların sonlarında oldu. Türkiye´nin en çok satan spor dergisi Karakuşak´ı yayınlıyorduk ve bu sporların bir bütün olduğunu ve aynı çatı altında olması gerektiğini anlatmaya başladığım yıllardı o yıllar.. Hapkido Duyurusu Benim Hapkido ile tanışmam diğer Mücadele Sporlarında olduğu gibi 1970 yılların sonlarında oldu. Türkiye’nin en çok satan spor dergisi

Hapkido sporunun yurdumuzdaki gelişimi
A+ A-

Benim Hapkido ile tanışmam diğer Mücadele Sporlarında olduğu gibi 1970 yılların sonlarında oldu. Türkiye´nin en çok satan spor dergisi Karakuşak´ı yayınlıyorduk ve bu sporların bir bütün olduğunu ve aynı çatı altında olması gerektiğini anlatmaya başladığım yıllardı o yıllar..

Hapkido Duyurusu Benim Hapkido ile tanışmam diğer Mücadele Sporlarında olduğu gibi 1970 yılların sonlarında oldu. Türkiye’nin en çok satan spor dergisi Karakuşak’ı yayınlıyorduk ve bu sporların bir bütün olduğunu ve aynı çatı altında olması gerektiğini anlatmaya başladığım yıllardı o yıllar..

Karakuşak Dergisinde 1988 yılında Hapkido‘yu anlatırken “Uzakdoğu sporlarının anası” demiştim. Bütün bu sporların önemli ve beceri isteyen bazı tekniklerinin Hapkido’nun sistemi içinde var olduğundandı. Hapkido bu geçen yıllar içinde gelişemedi ve kısır kaldı. O yıllarda Kore spor otoriteleri Tekvando’nun Olimpik olması için uğraşıyorlardı. Tekvando olimpiyatlara dâhil edildi. Daha önceleri Olimpiyatlarda gösteri sporu olarak yer alan Tekvando`nun 2000 Sidney-Avustralya’da Olimpik olmuştu. Milli Tekvandocumuz Hamide Bıkçın`da ilk madalyamızı kazandı. Tekvando’nun Olimpik olması ile Hapkido’da ise gözle görülen bir hareket başlamıştı. Kaldı ki Kore ve Amerika askeri, polis eğitim sistemlerinde Hapkido çok eski yıllardan bu yana yakın savunma dersleri olarak veriliyordu. 2000 yılların başlarında Tekvando’yu Olimpik yapan Kore Spor otoriteleri, Dünyaya yepyeni bir spor anlamında Hapkido’ yu sundular.

Dünya, Hapkido sporuna bir anda ilgi göstermeye başladı. Sistemindeki zengin teknik ve diğer sporlarda tek başına olan teknikleri, kombine ve her türlü savunma malzemelerini kullanması hocaların ilgisini çekti. Birçok yüksek Dan`lı, dünyanın birçok yerindeki Koreli Tekvandocu hocalar sanki aralarında anlaşmışçasına bir gecede Hapkido sporuna geçti. Oysa bu hocaların yaşadıkları ülkelerde kendi Tekvando organizasyonları vardı.

Bu organizasyonlar, federasyonlar, birlikler bir bir değişik adlarda Hapkido oldu. Bu etkileşimden Türkiye’de payını aldı ve 2002 yılında yine Tekvando kökenli Şükrü Kınataş Hapkido’ yu keşfetti. Benimde desteklediğim yol gösterdiğim bu oluşum. Bir anlamda Türkiye’de Hapkido’nun başlangıcı oldu. Gerçi o yıllarda yerel ve kendi içinde dojo bazında Ankara’da, İstanbul’da ve İzmir’de Hapkido bir şekilde yapılıyordu.

Türkiye, Kore de birkaç federasyondan, Başkanı Prof. Dr.Don Oh Choi, olan ( WHMAF) World Hapkido Martial Arts Federation’a bağlandı. Şükrü Kınataş, Azmi Niğdelioğlu, Davut Şengül, Mustafa Elmalı, Ramazan Akkoca, Selman Başar Türkay, Emel Özhekim , Halil İbrahim Perk, Ekrem Gün, Hakan Bozçiçek, Levent Seyhan, Aras Şentürk, Yaşar Yeşilköy, Yasemin Yeşilköy Kore’ye giderek çalışmalarına başladırlar.

Ve Hapkido Türkiye’de sevildi, yayıldı. 2010 yılı sonlarında ise bir belirsizlik oluştu. Hapkido’ya gönül veren, birçok hoca, inanarak girdiği bu yolda çaresiz ve kararsız.

Bu beni yıllar öncesine götürdü. Karate 1980 yıllarında şartları farklı olmakla beraber aynı durumda idi. O yılların büyük ustaları Hakkı Koşar, Ferhat Özsert, (rahmetli) Ahmet Doğaner ve Enver Hancı kendi ekollerinin kendi öğrencilerinin geleceğinden endişeliydiler. Tek çare federasyon olmaktı. Judo, Tekvando Federasyonu kurulmuştu ve Karateciler kaos içinde idiler. Bütün Karate camiasını başta hocaları ve talebeleri ile bir araya getirdim ve uzlaşılamaz konularda bile anlayış gösterdiler.

Bir araya gelemez denilen ekolleri biraya getirerek ortak bir şampiyona düzenledim. Türk Karate Milli Takımını sevgili Hakkı Koşar başkanlığında Bremen’ deki Avrupa Şampiyonasına götürdüm. Bu Karate Milli Takımının miladı sayılır.http://www.siyahkusak.com.tr/component/content/article/29-iys/707-karakusak-karatenn-tabaninda-k-gercek.html. Sonuç Karate Federasyonu kuruldu.

Yine o yıllarda Kick Boks dünyayı sarsmaya başlamıştı. Almanya’dan takım getirerek Türkiye’de ilk Kick Boks Şampiyonasını Spor Sergi Sarayında yaptım ve bu dal Türkiye’de başladı ve tanınmaya başladı. Şimdi ise beni ilgilendiren, gelinen noktada bu güne kadar Hapkido sporunu severek yapan, antrenör, hakem ve sporcunun ne yapacağını bilemez durumda olması. Birçok guruplar oluştu. Bazıları başka federasyonlarla temas etmeye çalıştı.

Bazıları küstü eski branşlarına döndü, bazıları Hapkido`yu bıraktı. Simdi toplanma ve kenetlenme zamanı. Hapkido eğrisi ile doğrusu ile yeşerdi ve kök saldı. Kimseyi suçlamadan yapılanlara kinlenmeden toplanma ve beraber olma zamanı. Ben sizlerin büyük çoğunluğunuzu tanıyorum, spordaki idareciliğinizi, hocalığınızı ve spor aşkınızı biliyorum. Avrupa ve Orta Doğu Federasyon Başkanlığını ve Türkiye Temsilciliğini, ( WHMAF) World Hapkido Martial Arts Federation Başkanı Prof. Dr.Don Oh Choi ile Şubat ayında Koredeki veda toplantısında bunları düşünerek kabul ettim. Bana 2010 senesinde hazırladığı 9.Dan belgesi Mücadele Sporlarındaki hayatımda unutulmaz bir jest olarak hatıralarımda yer alacaktır.

Bende biliyorum ki Mücadele Sporlarında kemer sadece pantolonu tutacak bir araçtır. Dan seviyesi ise taşıyanın beynindedir. Bunu bildiğim için sizlere buradan ulaşmak ve emeklerinizin boşa gitmeyeceğini anlatmak istedim. Birleşerek, bir araya gelerek, organizasyonlar yaparak, eski küskün yurdun her yöresindeki Hapkido`culara ulaşarak bu güne kadar yapamadıklarımızı bir arada yapmamız dileklerimle.

Türkiye Hapkido Mücadele Sanatları Federasyonu THMAF

Avrupa Hapkido Mücadele Sanatları Derneği Ortadoğu Hapkido Mücadele Sanatları Federasyonu Başkanı

Başkanı Kaya Muzaffer ILICAK